Silivri’deki Nâzım Hikmet heykeline saldırmışlar. Kurşun sıkmışlar!
Nâzım Hikmet, göğsünde kurşun delikleriyle memleketimizde yaşananları bir kez daha anlatmaya çalışıyor.
Bu topraklarda iyi olan ne varsa, aydınlıktan yana kim varsa yok etmeye yeminli bu gerici güruhun, bu kapitalizmin karanlık yüzlü kıyıcılarının sonunun nasıl geleceğini yazmıştı büyük şairimiz.
Heykeline kurşun sıkmışlar, ne gam, “koşun… kurşun eritmeye çağırıyorum” diye haykıran şairin sözüne kulak verin… Hava kurşun gibi ağır!
Duymuyor musunuz, aydınlarımız, sanatçılarımız, yazanımız, çizenimiz, çalıp söyleyenimiz?
Görmüyor musunuz Nâzım’ın sevgili dostları, sanatçılarımız, yazanımız, çizenimiz, çalıp söyleyenimiz?
Kendi sesimizle şimdi kül olmayacaksak, Aziz Nesin olmayacaksak, Nâzım Hikmet olmayacaksak, ya ne zaman ihtiyaç var bize?
Hava toprak gibi gebe, hava kurşun gibi ağır ve Nâzım bağır, bağır, bağırıyor! Duyun diye. Görün diye.
Nâzım Hikmet’in heykeline kurşun sıkmışlar. Bugün kurşunu eritmeyeceksek, bugün yanmayacaksak, nasıl çıkacak karanlıklar aydınlığa? Bugün yazmayacaksak, bugün yan yana durmayacaksak, bugün şarkılarımızı omuz omuza söylemeyeceksek, bugün örgütlenmeyeceksek paranın saltanatına, gericiliğin karanlığına karşı, ne zaman Nâzım Hikmet’e borcumuzu ödeyeceğiz?
Sanatçı dostlarımızı Nâzım Hikmet’in safına çağırıyoruz. Şimdi tam zamanı, şimdi Nâzım Hikmet olunmalı!